Van Koza Psikoloji logo

Çocuklarda Duygusal İhmal

        Ebeveyn-çocuk konusundaki araştırmalarıyla John Bowlby bağlanma kuramını ortaya koyarak, insan davranışlarını incelemeyle ilgili çok yararlı bir kaynak oluşturmuştur. Bu kurama göre ebeveyn bebeklikte bebeğin duygusal ihtiyaçlarının farkına varır ve çocuğun bu ihtiyaçlarını karşılarsa güvenli bağlanma oluşur. Bu ilk bağlanma genel sağlığın temelini oluşturur. Bağlanma kuramına göre güvenli bağlanmanın oluşabilmesi için ebeveynde 3 duygusal beceri olmalıdır. Birincisi; çocukla duygusal bağ kurabilmesi, ikincisi; çocuğu ayrı bir birey olarak görebilmesi, üçüncüsü ise; çocuğun duygusal ihtiyaçlarına yetkin bir şekilde cevap verebilmesidir.  Ebeveynleri ile bu şekilde duygusal bir bağ kurabilen çocuklar; pozitif benlik algısına sahip, sağlıklı bir yetişkin olabilirler. Ebeveynleriyle duygusal bir bağ kuramayan çocuklar büyüdüklerinde duygusal hissizlik yaşarlar. Çocuklukta duygularını tanımayan çocuk kendini tanımlamakta zorlanır. Derin bir boşluk hisseder. Çocuğun duygusal anlamda ihmal edilerek bu şekilde hissetmesine neden olan birçok ebeveyn davranışı vardır. Şimdi bu ebeveyn davranışlarından bahsedeceğiz.

         Otoriter ebeveynler koydukları kurallara sorgusuz sualsiz uyulmasını isterler. Koydukları kuralların gerekçelerini açıklamazlar. Çocuklar kurallara uymadıkları zaman daha sert önlemler alırlar. Otoriter ebeveynler çocuklarını dinlemek, onları anlamak yerine ceza vermeyi ya da onları dövmeyi tercih ederler. Çocuklarının duygu ve düşüncelerini önemsemezler. Onları kendi zihinlerinde var olan çocuk şemasına göre yetiştirirler. Çocuk koyulan kurallara tam anlamıyla uyarsa ebeveyn sevildiğini hisseder. Otoriter ebeveynler çocuklarını dinlemezler. Bu nedenle çocuk hissettiği duygular ve eylemleriyle nasıl başa çıkması gerektiğini öğrenemez.  Ebeveyn çocuğa körü körüne itaat etmesi gerektiğini öğretir. Çocuk kendini önemsiz ve değersiz hisseder. Yetişkin olan çocuk işler yolunda gitmediğinde,  sürekli kendini suçlama eğiliminde olur ve hata yaptığında kendini affetmesi zorlaşır.

 Narsist ebeveynler çocuklarını kendilerinin bir uzantısı olarak görürler. Çocuklarından kusursuzu talep ederler. Çocukları bir hata yaptıklarında kendileri yapmış gibi rahatsız olurlar. Çocukları diğerlerinin görebilecekleri bir hata yaptıkları zaman, bunu kişisel algılayıp çocuğa aşırı öfkelenirler. Narsist ebeveynler kinci ve duygusal olarak zayıf insanlardır. Başarısızlıklarından dolayı çevreyi suçlarlar. İşler yolunda gitmediğinde çok öfkelenirler. Birden çok çocuğu olan narsist ebeveynler çocuklarının her biriyle ayrı bir ilişki kurar. Onu en iyi temsil eden çocuğu ile özel bir ilişki kurarak taraf tutar. Narsist ebeveynin ayrıcalıklı büyüyen çocuğa duyduğu  sevgi, koşullu bir sevgidir. Çocuk kendi ihtiyaçlarını ifade etmek istediğinde ebeveyni tarafından bencil ve düşüncesiz olmakla suçlanır. Bu nedenle çocuk kendi ihtiyaçlarını bir kenara bırakır ve kendini değersiz hisseder.

      İzin verici ebeveynler en sevilen ebeveynlerdir. Bu ebeveynler çocuklarının iyi hissetmelerini ve mutlu olmalarını isterler. Ancak kendilerini yormadan bunu yapmak isterler. Çocuklara sorumluluk vermek, bir iş yaptırmaya çalışmak ve onlara ‘Hayır’ diyebilmek  enerji gerektirir. Çocuklarıyla çatışmaktan kaçınan bu ebeveynler, çocuklarına dönüt vermezler. Yeterince geribildirim alamayan çocuk hangi konularda iyi olduğunu, hangi konularda zayıf olduğunu bilemez ve kendini keşfetmesi zorlaşır. Çocuktan bir beklentisi olmayan ebeveyn, çocuğa kendisinden çok fazla bir beklentiye girmemesini öğretir. Çocuk kendisine kolay gelen şeyi yapar. Çocukların kendilerini ve duygularını tanıyabilmeleri için çocuğa sınırlar koyulmalı, geribildirimler verilmeli ve gerektiğinde ‘Hayır’ denilebilmelidir.

Yaslı ebeveynler, boşanmış ya da sevdiği birini kaybeden ebeveynlerdir. Bu ebeveynler kendi acılarıyla o kadar meşguldürler ki çocuklarının duygularını ihmal ederler. Çocuğun duygularını ve ihtiyaçlarını görmezden gelerek, çocuğa değersiz hissettirirler. Çocuk ebeveyninin bu davranışını anlamlandıramadığı için kendisini suçlama eğilimiyle büyüyecek ve bu durum yetişkinlikte de devam edecektir.

Bağımlı ebeveynler iki kişiymiş gibi davranırlar ve en yakınlarına zarar verirler. Bu ebeveynler bağımlılıklarıyla ilgilendikleri zaman çocuğun duygularını fark etmezler. Çocuk ne yapacağını önceden kestiremediği bir ebeveyn ile büyür.  Bu nedenle çocuk gergin, endişeli ve güvensiz bir birey haline gelir ya da ebeveyninin davranışlarının sebebini bilmediği ve anlamlandıramadığı için kendini suçlar.

Depresif ebeveynler içedönüktürler. Herhangi bir sorun çıktığında onu halledebilecek enerjileri olmadığı için endişelidirler. Çocuklarına cesaret veremezler. Bu tür ebeveynlerin çocukları dışarıda çok sorun çıkarırlar. Bu tür ebeveynlerin çocukları kendilerini nasıl yatıştıracaklarını bilmedikleri için,  ergenlik döneminde uyuşturucu ve alkol gibi bağımlılıklara yönelebilme olasılıkları diğer çocuklara göre daha fazladır. Depresif anne ve babalar kendi davranışları üzerinde çok az kontrole sahip oldukları için, çocuklarının davranışları üzerinde de çok az kontrole sahiptirler. Bu ebeveynlerin çocukları kendilerini değersiz hissederler ve yetişkin olduklarında depresif biri olma ihtimalleri artar.

İşkolik ebeveynler çocuklarının ihtiyaçlarına dikkat etmezler. Başarı ve iş odaklıdırlar. Dışarıdan daha çok imkanı oldukları görülen bu çocuklar, arkadaşlarının sempatisini diğer çocuklara göre daha az kazanırlar. İşkolik ebeveynler işlerini her zaman ön plana alarak, çocuklarına onların ihtiyaç ve duygularının daha az önemli olduğunu hissettirirler. Çocuk kendini değersiz hisseder. Ebeveynler maddi anlamda çocuğa çok imkan sağladıkları için, çocuk karşılaştığı problemlerde kendini suçlama eğiliminde olur. Dikkat çekmek için alkol yada madde kullanabilir. Çocuğun depresyona girme olasılığı artar.

Ailede özel ihtiyaçları olan bir çocuğun ebeveyninin hayatı oldukça zordur. Bu ebeveynler çok yıprandıkları için kendilerini güçsüz hissederler ve sağlıklı olan çocuklarının yaşadıkları problemleri en aza indirme eğiliminde olurlar. Çocuklarına gerektiğinden fazla sorumluluk ve olgunluk yüklerler. Çocuklarının da kendileri gibi sabırlı olmalarını ve kendilerine yardım etmelerini isterler. Ailenin sağlıklı çocuğu ergenliğe kadar yetişkin gibi davranabilir ama bu durum ergenlikten sonra değişecektir. Duyguları ve ihtiyaçları ihmal edilerek büyüyen çocuk kendini değersiz hissedecektir.

Mükemmeliyetçi ebeveynler başarılı olmaları için çocuklarına baskı uygulayarak çocuğu duygusal anlamda ihmal eder. Kendisinin sahip olamadığı şeylere çocuğu sahip olsun ister. Çocuğu üzerinden kendini gerçekleştirmeye çalışır. Duyguları ve ihtiyaçları görmezden gelinen çocuk; gergin, hatalara tahammül edemeyen, duygusal farkındalığı olmayan, kimseden yardım istemeyen ve kendine şefkat göstermeyen bir yetişkin olur.

Sosyopat ebeveynler her şeyi yapma konusunda özgür olduklarını düşünürler ve hiçbir konuda suçluluk hissetmezler. Empati kuramazlar ve başkalarının duyguları onlar için önemsizdir. Sosyopat ebeveynler çocuklarını kontrol edebildikleri zaman onları sevebilirler ama kontrol edemezlerse onları duygusal ve fiziksel anlamda incitebilirler. Bu ebeveynler çocuğu incitirler ve onları hiç incitmemiş gibi davranırlar. Bu tür ebeveynlere sahip çocuk, ebeveynlerinin davranışlarını anlamlandırmaya çalışır.  Bu ebeveynlerin çocukları yaşadığı şeyleri anlamlandıramadığı ve ebeveynlerinin sorunlarını bilmediği için olanlarla ilgili kendini suçlar.

Çocuğu bir ebeveyn gibi davranmaya teşvik eden ebeveynler genellikle ağır yükleri olan (çok çalışan, evde hasta bakan vs ) ebeveynlerdir. Çocuktan kardeşlerine de ebeveynlik yapmalarını beklerler. Kendileri yetemediği için çocuğu bir yetişkin olmaya zorlarlar. Bu tür çocuklar yetişkinlikte daha asi, ne istediğini, ne hissettiğini bilmeyen sorunlu bir yetişkin olacaktır.

İyi niyetli ancak kendini ihmal eden ebeveynler duygusal anlamda çocukları en çok ihmal eden ebeveyn gurubudur. Sevgi dolu ve iyi niyetli olan bu ebeveynler ihmalkar olabilirler. Çocuğu sevmek onunla uyumlu olmaktan farklı bir şeydir. Çocuğuyla uyum içinde olan bir ebeveyn onun duygularının farkındadır. Çocuğunun yapabileceği ya da yapamayacağı şeyleri gözlemler ve çocuğunu tanımak için gerekli çabayı gösterir. Yani çocuğu sevmek, onu duygusal anlamda ihmal etmeyeceğimiz anlamına gelmez.

           Bir ebeveynin yapması gereken şey çocuğunu koşulsuz sevmek, onu dinlemek ve ona kendini keşfetme yolculuğunda yalnız olmadığını hissettirmektir.  Çocuğu yeterince tanıyarak,  onun ihtiyaçlarını ve duygularını gözeterek geribildirimler vermek ve güvende olduğunu hissettirmek onun sağlıklı bir yetişkin olmasını sağlayacak.

  Psikolojik Danışman Hicran Karakoç

NOT: Bu makale ve sitemizdeki diğer tüm içerikler bilgilendirme amacı ile hazırlanmıştır. Tıbbi bir tanı ve tedavi amacı taşımamaktadır. Sitedeki bilgiler ışığında bir ilaç tedavisine başlanması veya sonlandırılması kesinlikle önerilmez. Tanı ve tedavi gerektiren durumlar için mutlaka bir tıp hekimine başvurunuz. Bu makale ve sitemizdeki diğer tüm içerikler Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına aykırı sayılabilecek ilan ve reklam yapma amacı taşımamaktadır.



Van Psikolog, Evlilik Danışmanı Van, Van Evlilik Terapisti, Klinik Psikolog Van, Van Evlilik Terapisti, Psikolog Van, Uzman Psikolog Van, Psikolojik Danışma Merkezi Van, Bireysel Danışma Van, Van Aile Terapisti, Aile Danışmanı VanVan psikoloji

Yorum Gönderin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Diğer Makaleler

Belirsizlik

Gabriel Garcia Marguez  ‘İnsanlar plan yapar ve Tanrı onlara güler.’ Sözüyle geleceğe dair yaptığımız planlamalarda işlerin her zaman

Devamı »

Çocuklarda Duygusal İhmal

        Ebeveyn-çocuk konusundaki araştırmalarıyla John Bowlby bağlanma kuramını ortaya koyarak, insan davranışlarını incelemeyle ilgili çok yararlı bir kaynak

Devamı »