Van Koza Psikoloji logo

Günlük Yaşamda Kaygı

                Kaygı hayatımızın bir parçasıdır ve bizler korku, gerginlik ve stresle bir anlamda yaşamayı öğreniriz zamanla. Belirli düzeyde korku dış dünyadan gelebilecek tehlikelere karşı bizlerin koruma moduna geçmesinde işlevsel bir yöne de sahiptir. Fakat korku uzun süreli ve yoğun bir şekilde yaşanmaya başladığında ve günlük yaşamımızı işlevsiz hale getirip sekteye uğrattığında artık normal korku olmaktan çıkmış demektir.

                Bireylerin kendi hayatlarına yönelik genellikle kendi kontrolleri dışında cereyan eden iş, para, aile ve statü gibi durumlara karşı yoğun bir kaygı durumu baş gösterir. Birey sürekli olarak bir endişe hali içindedir ve bu durum en az altı ay süreyle devam eder.

                Birey karamsar ve endişelidir, geleceğe yönelik olarak karamsar bir tablo çizerler. Yakınlarının ve kendisinin başına kötü şeyler geleceğinden sürekli olarak endişe eder ve bu durum günden güne bireyi bunaltacak bir seviyeye ulaşacaktır.  Bireydeki endişe ve kaygı birden kendini gösterebilir. En ufak bir durum bireyin endişelenip huzursuz olması için yeterlidir. Bu endişe ve huzursuzluk fizyolojik olarak da kendini gösterir. Bireyde huzursuzluk kalp çarpıntısı, titreme ve kaslarda ağrı gibi belirtiler anksiyetenin nedenleri olarak kendini gösterir.

Kaygılı Olduğunuzu Nasıl Anlarsınız

  • Ankiyete belirtileri fizyolojik ve ruhsal olmak üzere iki grupta kendini gösterir.
  • Herhangi bir olay, durum ve ya neden yokken sebepsiz yere endişelenme ve kaygı duyma anksiyetenin en temel ruhsal belirtilerinden biridir.
  • Birey sebepsiz yere endişelendiğinin farkında olmasına rağmen bu duruma engel olamamaktadır.
  • Birey çevresindeki kişiler için endişelenmekten duyduğu rahatsızlığı önlemek için bazı davranışlar gösterebilirler. Örneğin kardeşinin saat kaçta eve geleceğini önceden arayarak öğrenmeye çalışır ve oluşabilecek bir endişenin önüne geçmeye çalışır.
  • Bazı sebepsiz fizyolojik ağrılar görülebilir; örneğin baş ağrısı, kas ağrısı, mide bulantısı, yorgunluk vb.
  • Bu rahatsızlığa sahip bireyler ortaya çıkan bedensel semptomlar ışığında doktora başvururlar. Fakat yapılan tetkikler sonucunda dahiliye uzmanı vs bir tanıya ulaşamaz. Bu durumda hastalığın psikolojik boyuta sahip olduğu düşüncesiyle psikiyatriste veya psikoloğa yönlendirilir kişi. Bu durum da hastalığın teşhisinde zaman kaybına yol açmaktadır.
  • Birey yaptığı işe konsantre olmakta güçlük çekeceği gibi sosyal hayatındaki işlevlerinin de verimliliğinin yeteri düzeyde olmadığını fark edecektir.
  • Uykusuzluk,  gerginlik, huzursuzluk ve tahammülsüzlük bireyin hayatında artık fazlasıyla kendini hissetirecektir.
  • Nefes almada yaşanan güçlük ve kalp çarpıntısı da yine yaşanan fizyolojik belirtilerdendir.

Kaygılı Olmanızın Nedenleri

  • Kaygının tek bir nedeni yoktur. Biyolojik, genetik, çevresel ve psikolojik nedenlerin kombinasyonu sebep olmaktadır.
  • Anksiyetenin ortaya çıkış öyküsü incelendiğinde bunun en temel belirtileri arasında stresin ana etmenlerden biri olduğu görülecektir. Erken yaşlarda başlayan ve küçük çapta kendini gösteren stres durumu zamanla büyüyüp alevlenecek ve bireyin günlük yaşam işlevlerini etkileyecek boyuta ulaşacaktır.
  • Bireyin içinde yetiştiği aile ortamında anne, babanın tavrı ve ailenin sosyal ve ekonomik durumu bireyin stres ve kaygıyla olan tanışıklığını önemli ölçüde etkileyen faktörlerdendir.
  • Anksiyetenin ortaya çıkmasında genetik faktörlerin rolü incelendiğinde; kalıtımsal yatkınlığın bireyde anksiyete görülme olasılığını arttırdığına dair yapılan veriler elde edilmiştir.
  • Bireyin sosyal hayatındaki temel sorumlulukları da bireyin yoğun düzeyde kaygı yaşamasına kapı aralamaktadır. Örneğin ailesine bakmakla yükümlü olması, ağır iş koşulları, ekonomik endişeler buna örnek verilebilir.
  • Anksiyete bozukluğunun başlama evresi ilk çocukluk dönemine rastlar. Bu dönemde başlayan kaygı yoğunluğu yirmili yaşlarda artık kendisini fazlasıyla hissettirir. Fakat en sık görüldüğü yaş dilimi yetişkin evresidir. Çünkü bu yaştaki bireyler gelecek endişesi, geçim derdi ve ailevi yükümlülüklerden dolayı kaygıyı diğer bireylere göre daha yoğun yaşarlar. Bu nedenle bu yaş grubundaki bireylerde anksiyete görülme olasılığı daha fazladır.
  • Kadınlarda erkeklere oranla görülme sıklığı daha fazladır. Kadınlarda görülme sıklığı erkeklere göre iki katıdır. Bunun nedeni ise kadınların hamilelik, hormonal değişiklikler, kısırlık gibi fizyolojik durumlara sahip olmalarının yanında travma vb durumlardan daha yoğun etkilenmeleri bu durumun başlıca sebepleri arasında gösterilmektedir.
  • Tiroid hastalığına sahip bireylerde kaygıya bağlı olarak anksiyete bozukluğu görülmektedir.
  • Anksiyetenin toplumda görülme sıklığı yüzde altı civarındadır. Yani her yüz kişiden altısında ansiyete vardır.

NOT: Bu makale ve sitemizdeki diğer tüm içerikler bilgilendirme amacı ile hazırlanmıştır. Tıbbi bir tanı ve tedavi amacı taşımamaktadır. Sitedeki bilgiler ışığında bir ilaç tedavisine başlanması veya sonlandırılması kesinlikle önerilmez. Tanı ve tedavi gerektiren durumlar için mutlaka bir tıp hekimine başvurunuz. Bu makale ve sitemizdeki diğer tüm içerikler Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına aykırı sayılabilecek ilan ve reklam yapma amacı taşımamaktadır.



Van Psikolog, Evlilik Danışmanı Van, Van Evlilik Terapisti, Klinik Psikolog Van, Van Evlilik Terapisti, Psikolog Van, Uzman Psikolog Van, Psikolojik Danışma Merkezi Van, Bireysel Danışma Van, Van Aile Terapisti, Aile Danışmanı VanVan psikoloji

Yorum Gönderin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Diğer Makaleler

Belirsizlik

Gabriel Garcia Marguez  ‘İnsanlar plan yapar ve Tanrı onlara güler.’ Sözüyle geleceğe dair yaptığımız planlamalarda işlerin her zaman

Devamı »

Çocuklarda Duygusal İhmal

        Ebeveyn-çocuk konusundaki araştırmalarıyla John Bowlby bağlanma kuramını ortaya koyarak, insan davranışlarını incelemeyle ilgili çok yararlı bir kaynak

Devamı »