‘Ayrılık, ayrılık, aman ayrılık,
Her bir dertten yaman ola ayrılık’
Bir Azerice şarkının bu güzel sözlerini birçoğumuz biliyoruzdur. Her dertten daha yaman mıdır ayrılık? Ayrılık acısı çekenlerin yaşadıklarını düşününce galiba öyle. Ya da her ayrılık yaşayan böyle değildir belki de. Bazı insanlar daha zor atlatıyor olabilir mi?
Duygusal ilişkilerin sonlanması ile içine düşülen derin çıkmazı çözmek, ayrılık acısını atlatmaya yardımcı olacaktır. Ayrılıktan sonra tam olarak niçin bu kadar üzüldüğümüzü biliyor muyuz acaba? Çoğu ilişkide ayrılıktan hemen önce zaten büyük ölçüde yıpranmış bir ilişki söz konusudur. Taraflar ilişkinin başındaki yüksek motivasyonu yavaş yavaş kaybederler. Artık birlikteliği yürütmek için hiç adım atma isteği bile olmaz. O zaman ilişki bu raddeye gelmesine rağmen taraflardan biri ya da her ikisi niçin büyük bir yıkım hisseder, şimdi buna bakalım.
Ben Neden Bu Kadar üzüldüm?
Duygusal ilişkiler beyinde bağımlılıklara benzer bir şekilde işlemlenir. Tıpkı sigara, alkol ya da başka bağımlılıklarda olduğu gibi varlığıyla mutlu olma söz konusudur. Buna, bağımlılıktaki ödül mekanizması diyoruz. Aslında bağımlısı olduğumuz şeyi arzu ederek kendimizi, beynimizi ödüllendirerek mutlu oluyoruz. Varlığıyla mutlu olduğumuz gibi yokluğunda da acı çekiyoruz. Tıpkı bağımlısı olduğumuz örneğin sigara gibi bir şeyi bırakınca nasıl mutsuz oluyorsak ayrılık sonrası da beynimizin aynı reaksiyonu vermesi söz konusudur. Yani ayrılık sonrası bu kadar üzülmemizin bir sebebi, bir nevi ilişkinin bizim için alışkanlığa dönüşmüş olmasıdır.
Her ilişki beraberinde karşılıklı güven duygusunu getirir. Sadece karşılıklı güven değil, aynı zamanda yalnız olmadığına ve her zaman düşünüldüğüne, kollandığına dair de bir güven olur. Ayrılık, bu güven duygusunun yitirilmesi de demektir.
Can çekişen ve son demlerini yaşayan bir ilişkinin içinde olabiliriz. Ve bu ilişkiyi bitirecek sözü söylemeyi çoğu zaman düşünebiliriz. Ama yukarıda da dediğim gibi bu ilişkiyi bitirecek o son sözü biz değil de karşı taraf söyleyince sanki terk edilmişlik ya da aldatılmışlık varmış gibi kederlenip üzülüyoruz. Çünkü duygusal bağı koparmak bize zor gelir. Ayrılık sonrası üzüntünün bir diğer sebebi de budur.
Bu Acı Geçecek mi?
Evet, geçecek. İlk ayrılık yaşayan insan siz değilsiniz, emin olabilirsiniz. İlişkiye yüklediğiniz anlam, ilişkinin hayatınızda yeri, ayrılık sonrası toparlanma mekanizmalarınızı besleyecek olan önemli etkenlerdir.
Ayrıca ayrılık sonrası kendinizi toparlamak için neler yaptığınız da süreci önemli ölçüde etkiler. Öyle ki dinlediğiniz müzikten kahve içtiğiniz mekan seçimine, beraber vakit geçirdiğiniz arkadaşlarınızdan rutinlerinizin işleyişine kadar birçok şey ayrılık sonrası psikolojinizi belirler.
Gerçekten bu acının geçmesini istiyor musunuz, yoksa bu acıdan besleniyor musunuz? Kendinize bu sorunun cevabını yuvarlamadan, köşeli biçimde net vermeniz gerekir. Kendinize karşı dürüst olursanız duygularınızı ve düşüncelerinizi şekillendirmek sizin elinizde olur. Aksi takdirde bu şekilde devam eden her an sizin aleyhinize işler ve sürecin başında elinizde olan imkan ellerinizin arasından kayıp gider.
Nasıl Baş Edebilirim?
Her şeyden önce durumu kabullenip, ilişkiyi geride bırakmaya karar vermek gerekir. Yukarıda da yazdığım gibi bu kararı vermediğiniz her an geçmişe takılıp kalır ve yaşamınızın sanki ‘şu an ve sonrası’ yokmuş, sadece öncesi varmış gibi düşünür ve hissedersiniz. Yaşadığınız anı hissetmek ve keyif almak sizin için zorlaşır. Hiçbir şeyden tat alamaz, sadece anıların kırıntılarıyla mutlu olmaya çalışırsınız. Elbette ilişkiyi tamamen geride bırakmaya karar vermek demek de önce kendinle hesaplaşmak ve psikolojik olarak hazır olmak demektir.
İlişkinin niçin bittiğine dair hala içinizde cevaplanması gereken sorular varsa bunları cevaplandırın. Kendinizle baş başa kalıp muhasebe yapmanız gerekiyorsa yapın. Kaybettiğiniz ve kazandığınız şeyler üzerine kafa yormanız ve bu konuda ikna olmanız gerekiyorsa bunu yapın. Ama saplantı olacak kafa yormaktan da kaçının.
Yaşanan ayrılık elbette üzücü ve duygusal çöküşe sebep olacaktır. Gözyaşlarını durdurmak yersiz ve anlamsızdır. Ağlamak ve duygusal boşalma ruhu hafifletecektir. Ağlamak istiyorsanız ve size iyi geleceğini düşünüyorsanız ağlayın.
Rutinlerinizden ve biyolojik ihtiyaçlarınızdan asla ödün vermeyin. Her gün hangi saatlerde yemek yiyorsanız o saatte iştahınız yoksa bile az da olsa yemeye çalışın. Uykunuzu olabildiğince almaya çalışın. Yapılacak işleriniz varsa aksatmayın ve yapın.
Olabildiğince boş kalmamaya çalışın. Kendinize meşguliyetler yaratın. Uzun süredir yapmadığınız, önceden keyif aldığınız hobilerinize zaman ayırın. Sizi keyiflendirecek aktiviteler yapın. Yürüyüşe çıkabilir, ruhunuzu dinlendirecek arabesk olmayan müzikler dinleyebilirsiniz. Sizi neşelendirecek filmler izleyebilirsiniz. Bakabileceğinizi düşünürseniz evinize bir hayvan alabilirsiniz.
Çiviyi çiviyle sökmeye çalışmayın asla. Biten ilişkinizden hemen sonra başka bir ilişkiye başlamayın. Her ne kadar ilk zamanlar size iyi gelse de daha sağlıklı bir kafayla başlamadığınız bu ilişki ileride hem size hem partnerinize zarar verecektir.
Kalabalıklara karışıp olabildiğince yalnız kalmamaya çalışın. Arkadaşlarınızla bolca vakit geçirin. Grupla yapılabilecek aktivitelere katılın.
Bu sürecin biraz zaman alacığını bilin. Acele kararlar vermeyin. Zamanla duygularınızın, düşüncelerinizin ve kişiliğinizin tekrar olgunlaşmasını bekleyin.
Çevrenizden, arkadaşlarınızdan, ailenizden size iyi geleceğini düşündüğünüz insanlardan destek almaktan çekinmeyin. Sürecin daha sağlıklı ilerleyebilmesi için psikoterapinin de size iyi geleceğini unutmayın.